Kerhanecilik kabul görmüş ticari bir uğraş. Kerhane kapısı aşındıran kerten pevezenkler, kertilen götün ağız suyu akıtan zevkiyle "bi daha bi daha" diyerekten kendinden geçerken ikinci bir zevk seansının pozisyonlarını hesaplamaya başlar. Bir müddet sonra kusası gelir adamın. Kusamaz. Bu fena bi şeydir.
Bir de açık alan kerhaneciliği vardır. Dağda, kırda, bayırda eşek kovalayanları az görmedik. Mesela onlardan biri Özkan Mert. Böylesi adamlar iş bitirdikten sonra kusma ihtimalini hiç düşünmez bile. Çünkü adamda mideyi bırak tavuk kursağı kadar boşluk yoktur. Sadece bağırsaktan müteşekkil böylesi adamlar hızını alamayıp kendini eşeğe kerttiriverir.
Bu olağan dışı bir şey değildir aslında. Bokunda inci boncuk arar böylesi adamlar. "Ben ne kadar da değerliyim" imajını her fırsatta semercilerinin vasıtasıyla beyan eder. Fakat kazın ayağı başkadır efendiler. Akşam yediğini sıçamayacak kadar bağırsaklarına muhtaç olan Özkan Mert omurgalısı* "Şiir yazmak tanrıya hamile kalmak gibi bir şeydir" demiş mesela. Ne laf ama! Ulan yazdığın da şiir olsa. Alt tarafı başı sonu belli bir dille mısralar devşiriyorsun.
Be hey akıl fakiri insan içindeki şiir eyilimini, hissini bu kadar idealize eder mi? Senin yazdığın şiirin üstüne "bokum boklanır" endişesiyle sıçacak adam bile bulunmaz da biz de burada konuşuyoruz işte. Sen neyin derdindesin? Sen önce Sikmeye çalıştığın eşeklerin bokundan kurtul!
Bir de açık alan kerhaneciliği vardır. Dağda, kırda, bayırda eşek kovalayanları az görmedik. Mesela onlardan biri Özkan Mert. Böylesi adamlar iş bitirdikten sonra kusma ihtimalini hiç düşünmez bile. Çünkü adamda mideyi bırak tavuk kursağı kadar boşluk yoktur. Sadece bağırsaktan müteşekkil böylesi adamlar hızını alamayıp kendini eşeğe kerttiriverir.
Bu olağan dışı bir şey değildir aslında. Bokunda inci boncuk arar böylesi adamlar. "Ben ne kadar da değerliyim" imajını her fırsatta semercilerinin vasıtasıyla beyan eder. Fakat kazın ayağı başkadır efendiler. Akşam yediğini sıçamayacak kadar bağırsaklarına muhtaç olan Özkan Mert omurgalısı* "Şiir yazmak tanrıya hamile kalmak gibi bir şeydir" demiş mesela. Ne laf ama! Ulan yazdığın da şiir olsa. Alt tarafı başı sonu belli bir dille mısralar devşiriyorsun.
Be hey akıl fakiri insan içindeki şiir eyilimini, hissini bu kadar idealize eder mi? Senin yazdığın şiirin üstüne "bokum boklanır" endişesiyle sıçacak adam bile bulunmaz da biz de burada konuşuyoruz işte. Sen neyin derdindesin? Sen önce Sikmeye çalıştığın eşeklerin bokundan kurtul!
*
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder